Tal'at Bey'in canı sıkılır, herife çıkışmak ister, fakat cesaret edemez, kendini de ele vermez. Kendi kendine: "Ah zavallı kadınlar neler çekerlermiş! Biz erkekler onları kukla gibi kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mâni oluyoruz. Bu ne rezalet. Ne küstahlık! Bir erkek, tanımadığı bir başka erkeğe rast gelse yüzüne bakmaz, söz söylemez, lâkin tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına rast gelince, gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar, kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan yerine koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mâni oluyoruz. Bir taraftan da kendimizi onlara güldürüyoruz. Çünkü bazı kurnaz kadınlar: 'Bu ne budalaymış; dur bununla biraz eğleneyim!" diyerek, bizi maymun gibi oynatıyorlar. Gezintilerinde bizi evlerinin kapısına dek, arabanın arkasından toz duman içinde götürürler. Ahlâk ve âdetlerimizi bilmeyen bir adam, bir kimseyi bu hâlde görse, elbette 'Deliymiş!' der.
Akılsız, ilimsiz, hilimsiz, faziletsiz, sabırsız, rahmsiz, hayasız adam bulunur; lâkin aşksız adam bulunmaz. Aşk u muhabbet, herkesin kuvvesinde mevcut olup, ancak bir kuvve-i câlibesi olmadıkça fiile çıkmaz.
Sayfa 22 - Akçağ yayınları, orijinal metinKitabı okudu
Zirde zikr olunacak hikâyenin mealinden anlaşılacağına göre, âfitâb-ı aşk u muhabbetin, henüz sinn-i rüşde varamamış sıbyanın kulübüne dahi tulû edegeldiği, kariînin garâbet ve taaccübünü mucip olmasın. Çünkü aşk bir emr-i tabiidir ki, nev'-i benî ademin her bir kısmında, yani erkeğinde dişisinde, ufağında büyüğünde, sabisinde bâliğinde, geçinde ihtiyarında, fakirinde zengininde, akîlinde gabîsinde, âliminde câhilinde, medenîsinde bedevîsinde zuhur eder. Herkesin gönlü aşk ile yoğrulmuştur.
Sayfa 21 - Akçağ yayınları, orijinal metinKitabı okudu